Frankenstein : İnsan Kırıntılarından Yeni Bir insan Yapmak
Hiç hayatınızda işte bu mükemmel bir
insan , bunun gibisini birdaha bulamam bunu kaybedemem diye düşündünüz mü ?
Elbette pek çok kez düşünmüşsünüzdür. Fakat şuan durum ne ? Açık konuşayım ya o
insanın mükemmel olduğu kanısından vazgeçeceksiniz. Ya da o insan şuan
hayatınızda bile değil. Neden mi ? Çünkü her insanın beyni farklı çalışıyor ve
karşısındaki insanda kendi istediği özelliklerinden birkaçını gördüğü zaman
"İşte bu benim aradığım aşk - arkadaş." diyerek ona bağlanmayı ve
hayatını ona bağlamayı seçer.
Aşk ya da arkadaşlık , insan
ilişkileri dışarıdan yaptığım gözlemler ve yaşadıklarıma dayanarak söylüyorum
ki “İnsan hayatındaki en zor şeydir.” Bu zorluğu yaşamak ya da halihazırda
yaşıyorsanız kaybetmemek için kendinizden ödün vermenize ya da karşıdaki insanı
bazı şeyler yapmaya zorlamaya hiç gerek yok.
Dünya 2013 yılı istatistiklerine
göre 7,125 milyar nüfuslu bir gezegen ve bu gezegeni bir bütün yapan 7,125
milyarlık küçük küçük parçalar. Puzzle gibi herkesin sağında , solunda , önünde
, arkasında parçalar var ve bu parçalar bizi biz yapıyor. Hayatımıza gelen
insanla olmuyor ya da yapamıyorsak eğer yanımızdaki parça o kişi değildir. Ne
kendimizi onu yanımıza almak için değiştirelim ne de onun değişmesini
bekleyelim. Olmayacak ve o parça bir başkasının yanına tam oturacaktır. Biz
sadece onu yıpratmış ve sonucunda doğru parçaya – kişiye – gittiğinde korkak
yaklaşmasını sağlamış oluruz. Çift taraflı zarar olur kısacası.
Her zaman insanlardan gizlediğiniz
gizemli bir yanınız olsun. Gizem , insan ilişkilerinde insanları birbirine
bağlayan – Big Bang Teorisinde’ki gibi- Tanrı parçacığıdır. İnsanlar
karşısındaki insan tarafından şaşırtılmayı çok sever. İşte “ona küçük
sürprizler yapın” sözünden kasıt budur. Gizem ilgi çeker insanı karşısındaki
insana bağlar , şaşırtılmak ilgi göstergesidir ve kız ya da erkek farketmeden
ilgi her insanın hoşuna gider. Alper Canıgüz’ün Oğullar ve Rencide Ruhlar
kitabında dediği gibi:
“Kafanızı ezmesini
beklediğiniz biri sizi kucaklayıverirse onu kendinize dünyadaki herkesten daha
yakın hissedersiniz”
Bu satırların
devamı şu şekilde devam eder:
“. Ayrıca insanın
zihnindeki iyi/kötü kategorilerini altüst etmek beyin yıkamanın birinci
koşuludur.”
İnsanın – bütün
insanlığın – zamanla aileden gelen ve daha sonra kendine koyduğu iyi ve kötü
değer yargıları vardır. Siz bu değer yargılarından birkaç tanesini
değiştirdiğiniz zaman sonucunda karşımızdaki insan kendi değer yargılarından ve
kendinden şüphe etmeye başlar ve kendini değersiz hisseder. İşte bu söz konusu
olduğu zaman , karşıdaki kişi ile ilişkimiz kötü gidiyor demektir. Aşk ya da
arkadaşlık farketmeden tek bir ortak nokta vardır:
“Karşıdaki
insanın kendini iyi , değerli ve güvende hissetmesi.”
Bu konu hakkında son olarak şunları
söylemek istiyorum. İnsanları olduğu gibi kabul etmek en önemli parçadır
arkadaşlıkta ve aşk ilişkilerinde. Birisi çok iyi dert dinler , birisi çok
eğlencelidir , birisi ile sadece susup bakışırsınız , birisi de delidir ve
sizinle sadece boş muhabbet yapar. Hepsinin bir insanda olması çok güç – hatta
imkansız – ve sizin yapmanız gereken asıl şey , insanlardaki küçük “insanlık”
kırıntılarını toplayarak kendi istediğiniz Frankenstein’ı yaratmak.
Yorumlar
Yorum Gönder